GÖNÜL EVİNİZE HOŞ GELDİNİZ
  AVRUPA TURU
 
YUNANİSTAN Sabaha doğru İpsala’ sınır kapısına girdik. Bizim tarafta pasaportlarımıza bakıldı. Diğer otobüsteki bavullar indirildi. Cihazdan geçirildi. Bizimkilerden birkaç bavula bakıldı. Mühür her zamanki gibi son sayfaya vuruldu. İnce uzun köprüden geçerken aşağıda çeltik tarlaları görüldü. Yunan sivrisinekleri açar açmaz kurbanlarına büyük kabarıklar hediye etti. Yunan polisi uzun boylu kaslı uzun ve iri burunlu mavi gözlüydü. Otobüsün tamamını kontrol etti. Pasaportları alıyor yüzlerimize bakarak topluyordu. Damgalar vurulduktan sonra rahat bir nefes aldık. İlk durağımız kavala idi. Kostantinapolis 460 km yazan tabela ve Kıbrıs’ın kuzeyini kanla gösteren harita olmasa Türk toprağından farkı yoktu. Kavala adı halen duruyordu. Su kemeri bozulmamıştı, cami hamam kullanılmasa da vardı. Kalesine çıktık yorucu olsa da şehrin tüm manzarasına hâkimdik. 3 euroya bu manzarayı izledik. İnsanlar sakin rahat yavaştı. Kapanan dükkânlar çoktu. 2 kadın dönerci gördüm. Deniz kenarında banka oturmuş kahvaltı edenler vardı. Güvercinler tombul kimseden kaçmayan uçmaya üşenen cinstendi. Güler yüzlülerdi. Biri fotoğraf makinemi anlamadı sordu. Dar bir sokaktan geçen çöpçü aracı zorlanıyordu. Yaşlı teyzeler kapı sohbetleri yapıyordu… Bir İzmir kasabasından farkı yoktu. Selanik: Selanik de Kavaladan daha çok yandık. Kavalada saat 10.00 sularıydı Selanikte öğlen vakti güneş kızgınlığını arttırmıştı. Atatürk evini gezdik. İçi çok boş olsa da Ata yadigarı ve yurdu deyip baş tacı eyledik. Yanındaki restaurantta balık ve magnet satılıyordu. Çay ikram ediliyordu magnetçide. Hediyelik eşya alanlar magnet alanlar çoktu. Ardından kiliselere baktık, kapalılardı. Zafer takı önünde fotoğraf çekilip beyaz kule yanında durduk. Hava sıcaktı bir sturbucks bulup oturduk. Ardından yola revan olduk İguemenitsaya akşam vakti vardık. Limanda motosikletçiler vardı Bari yazan motorlar. Uzun saçlı biri two bilet deyince İtalyan değil de Türk olduklarını anladık. Pasaportlarımızı göstererek gemiye bindik.Geminin tamamına yakını Türk’tü. Yaşlı bir hanım da 15 ülke gezilen bir tura katılmış. Helal olsun dedim. Sert mizaçlı dediğim dedik bir yunan garsonuna denk geldik. Ben börekleri çıkardım ki masaya eliyle hayır işareti yaparak yunanca kaldırmamı söyledi. Çaresiz kaldırdım. Herkes bulduğu yere oturmuştu. İşi önceden bilenler sinema salonunda uykuya dalmıştı. Sessiz karanlık sıcak bir mekândı. Gemi güvertesi esiyordu, hava sıcaktı. Restaurant bar bölümü alabildiğine soğuktu. Yusuf bu arada açmış su ısıtıcısını çay yapıp ikram ediyordu. Yunan garson ne olduğunu anlamamış gelip durumu seyrediyor aleti inceliyordu. Gece 1.30 a dek oturduk annemin böreklerinden yedik. Meksika çorbasını denedim çok kötü ve acı değildi. Çikolata kruvasan zeytin vs karnımız doydu şükür. İlerleyen saatlerde gemide duş aldım havlu yoktu kendi kendime güvertede sıcak havada kurudum. Salona geçtiğimde herkes bir köşeye geçmişti. Ben de pencere kenarına geçtim. Betül güzel sarışın kız bana yastık verdi. Soğuktan ayaklarım dondu. Kendimi vitrine konmuş dondurma gibi hissettim. İşkence olsun diye bu kadar açılırdı klima doğrusu. Gece bir ara yaşlı biri perdeden dışarı baktı tam yanımdan hırsız mı değil mi tereddütle ayaklandım ben de baktım. Kara görünmüyordu alabildiğine maviydi her yer. 6da kalktım yerime yücel yattı. Az sonra gestapo kılıklı yunan garson gelip hepsini dürtmüş wake up demiş. Perdeleri açmış. Kruvasanla kahvaltı yaptım. Güvertede oturup deniz manzarasıyla sohbet ettik. Fotoğraf çekildik. Gemide yiyecek içecek alkol kahve vardı. Kahve içtik 4 Euro civarındaydı. Üst kısımda kamaralar bulunmakta fakat fiyatları hakkımda bilgim yok. Ardından uzun bir koridordan geçerek Bari’ye vardık.

İTALYA Bari Bari bir liman kenti. Gittiğimizde kiliselerde düğünler vardı. Eğlenceli olduğu söylenemez dini nikah hüviyetinde şık giyimli insanlar güler yüzlerle birbirlerini karşılıyor. Güzel bir araçtan gelin babasıyla iniyor baba damada gelini teslim ediyor. Peder evlilikle ilgili çifte tavsiyede bulunuyor, öğütler veriyor. Arada dualar ve ilahiler okunuyor. Nikaha geçmeden önce yaşanan bir olay da bir davetlinin günah çıkarma odasına girerek günah çıkartması. Arada perde bulunan tahta iki telefon kulübesi benzeri bir yapı. Pederin bulunduğu kabin üzerinde minik bir yeşil lamba yanıyor müsait olup olmadığına dair. Kadın çıktıktan birkaç dakika sonra peder kapıdan çıkıyor kapıyı elindeki anahtar demetinden bir anahtar ile kilitliyor. Arada bir ayağa kalkılıyor oturuluyor ilahilere eşlik ediliyor. Bari kalesi tadilatta idi içerisinde eski dönemden kalma kabartmalar, lahitler, figürler bulunuyor. Kale tepesine çıkılmıyordu. Fransızca bir bilgilendirme videosu da vardı. Dondurma aldık ama dondurmacıdan çıkmadan eridi tadı iyi olmasına karşın son derece kötüydü ah Maraş ah dedik. Pazarları şen kalabalık her zaman için pazarlık yapılabiliyordu. Dar İtalyan sokaklarından burada da baya mevcuttu. Napoli Pompei Pompei naletli şehir diyebiliriz. Girişi 13 euro girerken gişe görevlisini arkadaşlar kızdırdı. İndirim istediler öğretmenlere ab vatandaşlarına uygulanan indirim bize uygulanmadı haliyle. Bizimkiler ısrar edince kızdı. 13 euro toplu verin dedi ama toplu veremedik tek tek alınca da bozuk para istedi. Kart çektirdim ama baya acemiydi.18.30 da kapanıyordu yarım saat kala girip gezdik. Amfi tiyatro içine konan piramite gelene kadar insan hayal kırıklığı yaşıyor. O taşlaşmış insan manzaralarını göremiyor. Şehir baya büyüktü, tadilattaydı. Çeşmelerinden halen su akıyor. Birkaç bahçesi de ekilmiş durumda. Piramit içine girdiğinizde donup kalmış insan manzaraları kemikleri dişleri her şeyiyle sizi karşılıyor. Kuran ayetleri ruhunuzda vücut buluyor. Çok az sayıda olması dışında hiçbir eksik kalmıyor. Şehrin çıkışında çok güzel bir Pompei bahçesi ve manzarası sizi karşılıyor. Yaşanan korkunç hadiseyi unutturuyor size. Pompei çıkışında magnetlerde hem o dönem yaşananları anlatan vezüv yanardağı hem günümüze dair değişik şekillerde magnetler hediyelikler bulunuyordu. Saat kulesi, meydanda bulunan kilisesi güzeldi. Bir müze daha vardı. Kilisede düğün vardı. Fazla fotoğrafa kendimi kaptırdım ki ayıp oldu düğün sahibini kızdırdım zira tavandaki bezemeler resimler çok çekici ve harikaydı. Napoli Beklediğim gibi bir şehirdi. Büyük bir kale, ortada heykellerle bezeli zarif havuzu etrafta pizza yiyeceğiniz restaurantlar. Kalenin gece ışıklandırması gayet güzeldi. İçeride konserler veriliyordu. Pizza yiyebiliyorsunuz İtalyada ilk pizzamı burada yedim. Margarita adlı pizzayı denedim ki hayal kırıklığı oldu bizim için zira biz millet olarak bol malzemeye alışkınız. Salça ve ve peynir yanmış ekmekle birleşince çok tatmin olmadık. 10 Euroya karnımızı doyurduk yine de. Tuvalete gideceğiniz bir mekân bulunmuyor restaurantlardan rica ediyorsunuz. İtalyan erkekleri buraya gelen turistlerden olsa gerek rahatlar, yanında erkek olmasına karşın bizim gruptaki kızların yanına masaya oturmaya kalkmış. Bir de sokak dövüşü gördüm. 12.00 de tüm dükkânlar hemen hemen kapalı restaurantlar da. Geceyi haylazlara bırakmış Napoli. Assassins creed deki gibi halen kalenin yanında kazı çalışmaları devam ediyordu. Etzio nun anıları gözümde canlandı ve bir kartal duruşuyla fotoğraf çektirdim. Roma Bir imparatorluk şehri. Her şeyiyle büyük büyüleyici görkemli. Devasa yapılar, büyük colezium, zafer takı, heykelleri kalesi, çeşmesi, havuzları meydanları ve Vatikan’ıyla gerçek bir imparatorluk. turist dolu kalabalık bir şehir. Romaya girince başınızı yere veya önünüze indiremeyeceksiniz. Görkemli yapılara heykellere bakmak için gözünüz yukarıda ya da ileride olacak. Vatikan avlusuna geldiğinizde etrafınızı siyahiler saracak selfie çubuğu gösterene kadar satmaya çalışacaklar, şemsiye satmaya çalışacaklar. Ardından size kuyrukta beklememe garantisi veren insanlar çıkacak belirli ücretler teklif edecekler. Bir şey alacaksanız istekli görünmeyin yapışırlar ve fiyat 15 eurodan 5 euroya dek düşer. Türkçe ve diğer dilleri ırkınızı çözecek uzmanlığa sahipler. Vatikanı gezmek ücretsiz öğleden sonra daha rahat sıra gelir, içindeki müzeyi gezmek 36 Euro.Vatikan boşa zengin olmuyor diyebilirsiniz. Cem sultanın tutulduğu kale çok yakın nehir kenarında. Burayı da gezebilirsiniz. Collezium tadilattaydı özenle tüm taşlar yerlerine oturtuluyor, çalışmalar sürmesine karşın içi gezilebiliyor. İspanyol merdivenleri sonunda bir sütun bulunuyor altında balıklar şeklinde bir havuz var ki sıcaktan bunalanlar ayağını elini ıslatarak serinliyor. Geceleri de merdivenler üzerinde sohbet edilip gitar vb çalgılar çalınıyor. İçkiler ellerinde eğleniyorlar. Bu arada size lazer tanıtan Senegalli dostlar yine tüm azimleriyle lazerin inceliklerini size öğretiyorlar. Nehir kenarında yaz yağmurunda yürümek çok hoş. Küçük çadırlarda hediyelik eşya satan yerler ve oturup atıştırabileceğiniz mekanlar mevcut. Novana piazza meydanı akşamları harika. Burada mutlaka makarna ve pizza yemelisiniz. Garsonlar iyi derecede Türkçe biliyor. Yardımcılar internet de var. Mantarlı pizza ve makarnayı denemelisiniz Türkiye’de annenizin yapamayacağı bir lezzet. Meydanda sayısız ressam ve karikatürist var. Acun’un yetenek sizsini programında ilgiyle izlenen spreyle resim yapma sanatını ileri boyuta taşımış ressamları görebilirsiniz.Dans eden gruplar, akrobatik gösteriler ve daha fazlası meydanda sizleri bekliyor. Cıvıl cıvıl şen bir kalabalık var ortalıkta. Yemeğin ardından kendinize onlarca çeşit arasından seçip beğeneceğiniz dondurmanızı yemek kalıyor. Roma’da hırsızlık sıradan bir vaka. 200 euroya kadar suç bile sayılmıyor dendi. Çantanızı kesip alabilirler maharetli insanlar fazla. Araçlarda değerli eşya bırakmak ah edeceğiniz bir hata olacaktır. Metro ve otobüsleri İstanbul metrobüsünü aratacak derecede kalabalık. Girmekte zorlanabilirsiniz, cüzdanınıza sahip çıkmanız gerektiğini söylememe gerek yok. Otobüslere ücret verip binen yok diyebiliriz. Bilet bankomatlarından yine de bilet alabilirsiniz. Geceleri eğlence mekanları bar vs açık sokaklarda insan bulmakta zorlanmazsınız. Gürültülü bir muhabbetleri var. Çocuk sayısı az genç ve orta yaşlı insanları daha çok görebiliyorsunuz İtalya’da. Araçlar ufak tipte. Türkiye’de hemen hemen kimsenin binmediği minik araçlar twizzy bile tercih ediliyor. Geneli fiat araçların. Kahvaltılarını geç yapıyorlar. Çırpılmış yumurta, tost, kahve, jambon, latteli yoğurt gibi şeyler tüketiliyor. FLORANSA: Büyünün estetiğin Rönesansın başkenti. Baştan sona ışığın doğanın güneşin bile dahil olduğu etkileyici bir estetik diyarı. Heykellerin, figürlerin evlerdeki süslemelerin bezemelerin insanı şaşırtırcasına nereye başını çevirsen bir duruşa farklı bir güzelliğe denk geldiği yer Floransa. Yıllar boyu bastırılmış Hristiyan toplumunun tüm özgürlük duygusunu sanatsal çığırtkanlığını yaptığı yer Floransa. Şehir meydanında bulunan Beyaz her yerinde bir heykelin figürün farklı bir insanın hikayenin anlatıldığı katedral merkezde bulunuyor. Etrafında bulunan yapılar onu tamamlıyor. Sanat galerisi uffızı etrafında bulunan heykeller halka açık herkesin ilgi odağı durumunda. Uffızı içinde duvarlarına saatlerce bakabileceğiniz tavan süslemeleri ve resimleri büyüleyici. İçerisinde tablo olmasa dahi kendisi başlı başına bir sanat şaheseri olan bina görülmeye değer. Büyük saat kulesiyle halen vaktin önemini herkese ilan ediyor. Davut heykelinin bulunduğu müze de -galerria del arte - görülmeye değer bir şaheser. Bu şehirde sokaklarda dolaşmak kaybolmak ayrı bir zevk. Akşamı gündüzü gecesi ayrı bir tat. 3 köprüsü de ayrı güzel.Ponte vecciho köprüsü her zaman şen, kalabalık. Tarihi evlerin eskiden manavların olduğu şimdi kuyumcuların bulunduğu eski köprü halen ayakta ve sağlam. Akşamın kızıllığı Ahmet Haşim’in anlattığı kadar güzel.” Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…” dizelerini okutacak türden doğa ve tarih insan ve Allah bütün halinde çevreyi güzelleştiriyor. Nehirde gondola binenler ve gondolda müzik yapanlar dışında köprü üzerinde müzik yapan birçok grup ve insana rastlayabilirsiniz.İnsanlar hınca hınç dolmuş akşamın kızıllığını bekliyorlar. Ellerinde fotoğraf makineleri güneşin kızıl bir top halinde su üzerinde dans edişini bekliyorlar. İleride tepeden Floransa manzarasını izleyebilirsiniz. Karanlıkta oraya bakanlar flaşlardan Floransanın nasıl görüldüğü konusunda az çok fikir edinebilir. Meydanları ve binaları sokakları eşsiz güzellikte. Romantik bir şehir. Dondurma yiyebilir serinleyebilirsiniz. Pizza ve makarna için de ideal. Oturma parası verdiğiniz bahşiş adeti de italyada gayet normal. Kişi başı 2 euro oturma parası alınıyor. Romaya göre birkaç euro daha pahalıya yiyebilirsiniz ama Floransa Floransa’dır. Pisa: Küçük bir kasaba pisa kulesi ve katedralini gezmek dışında ilgi çekici bir şey yok. Işıklandırması çok kötü. Halı saha spotlarını koymuşlar resmen. Umarım ileride Türkiye'deki Beyazıt yangın kulesi yahut Kuleli askeri liselerini örnek alarak güzel bir ışıklandırma yaparlar. VENEDİK: VENEDİK dar sokakların şehri, minik evlerin, küçük köprülerin legoyla kurulmuşçasına karmaşık ve sıkışık bir nizamın kenti. Sabahın erken saatlerinde çöpçü gemileri her ara sokağa üçer beşer dalarak görevlerini layığıyla yerine getiriyor. Oturacağınız cafeler büfeler 10.00 gibi açılmaya başlıyor. Bir dilim pizza, kahve, tost, kruvasan yiyebileceğiniz mekanlar bunlar. İnsanlar geç kalkıyorlar. Öğleden sonra meydanlarda sofralar mangal düzenekleri kuruluyor. Şen şakrak biralarını içerek yemeklerini yiyorlar. Genelde domuz çok tüketiliyor. Mangalda Müslümanların yiyebileceği sadece tavuk var o da aynı bıçak ve maşa kullanıldığından insanın içine sinmiyor. Zaten satıcı da istediğinizde duymazdan geliyor. Kısa cevaplarla aşağılayıcı bakışlar atıyor. Benzinliklere gelen gemiler tekneler yakıtlarını doldurarak yolcularını bekliyorlar. Sabahtan gece 12.00 ye dek deniz otobüsleri diyeceğimiz çok da çağdaş olmayan tekneler çalışıyor. Bunun yanında deniz taksileri de mevcut. Gideceğiniz yeri iyi öğrenirseniz limanda taşıtların duraklarında hareket saatlerini yerlerini görebilirsiniz. İtalyanlara sormanızı pek tavsiye etmem, İngilizceleri çok kötü olduğundan limanla havalimanını dahi karıştırırlar benzer duraklar çok olduğundan sizi adanın başka bir yerine gönderebilirler. Venedik limanında tren istasyonu var. Oteliniz uzaksa trene binmeniz gerekebilir. Kesinlikle bilet alın zira kondüktörler kontrol ediyor biletinizi. Trenler 2 katlı ferah ve klimalı. Venedik’e deniz araçlarıyla geçiyorsunuz. Grup değilseniz 8 euro civarında bir ücret tarifesi var. Teknede ayağa kalkmak yasak. Kalkarsanız koca bir booo sesi Venedik’te yankılanır ardından kaptanın kızgın sesini duyarsınız. Venedik’e gelip de gondola binmemek olmaz diyorsanız. Gündüz 80 akşam 100 euro gondollar. Yaklaşık yarım saat sürüyor, çarpışmaları önlemek için sizin de katılacağınız güzel bir oyuna da eşlik ediyorsunuz. Her kör noktada kavşakta ooooiiii diye ses çıkarıyor gondolcu ardından siz tekrarlıyorsunuz; oiii! Gondoldaki romantiklik size kalmış hissedeceğiniz kesin duygu bir Venedikli Venedik’te nasıl yaşar cevabını biliyorum olacaktır. Otellerine gelip giden turistler gondollardan, taksilerden inip binerken hoş manzaralar oluşturuyor.Heyecanlarına ortak oluyorsunuz. Dar sokaklardan geçerken sıcaktan cam açmış daracık evinde bir sehpa üzerinde film ya da müzik dinleyen insanlara şahit olabilirsiniz. Venedik gecelerinde gök yüzünde şimşeklerin bulutların değişik oyunlar yaptığını göreceksiniz hoş fotoğraflar çekebilirsiniz. Çok sayıda turist geldiğinden İtalyanlar da bir bıkkınlık olduğunu söyleyebiliriz. Fotoğrafınızı çekecek birini bulmanız zor. Selfie çubuğu mutlaka kullanın. Maskelere gelince liman kenarında almayın, iç sokaklarda 5 euroya kadar düşüyor. Gayet gösterişli maskeler ilginç objeler bulmak mümkün. VERONA: KÜÇÜK ROMA Verona gladyatör savaşlarının yapıldığı Maximus a konu olmuş bir kent. Aynı zamanda shackspear ‘in evi de juliet evi olarak geçmekte burada bulunuyor. Pazar sabahı indiğimizden kiliselerde güzel bir ayin yapılıyordu. Dışarıdan biraz izleme fırsatım oldu. Huşu içinde birlikte ilahiler söyleyen insanlar pederin komutlarını dikkat ve saygıyla yerine getiriyorlardı. Tarihi dokusu korunuyor olsa da yenileme çalışması burada da bulunuyordu. Bunun yanında arena kenarında pek de acemice yapılmış devasa sfenksler bir büyük tiyatro gösterisinin habercisiydi sanki. Meydanda çiçeklerle bezenmiş evler, güzel sokaklar ve heykeller bulunuyordu. erbe meydanı hoş bir meydan. Meydanda alışveriş yapabileceğiniz diğer şehirlere nazaran daha ucuz çadırlar bulunmakta. Büyük boy karışık bir makarna 5 euroya alabilirsiniz. Tshirtler 8 euro civarında. Satıcılar güler yüzlü. Sakin huzurlu bir şehir. Meydanda bulunan parkta havuz başında oturabilirsiniz. Şehri çevrele yen surlar gücünü ve sağlamlığını halen koruyor. Kapıdan geçerek diğer mahallelere de ziyaret edebilirsiniz. Shackspear in evi halkın şairden çok hikayeye dayalı düşkünlüğünden olsa gerek juliet evi olarak anılıyor. Girişte duvar simsiyah olmuş yazılardan insanlar sevdiklerinin adlarını yazıyorlar.aşklarını duvara kazıyorlar. İçerde avluda sizi bir juliet heykeli karşılıyor. Edepsiz gençlerin taciz ettikleri zavallı julietin bir kısmı öpülmekten olsa gerek beyazlamış.2. kat balkonuna 4 kişi çıkabiliyor. Avlu kenarında 2 dükkan var juliete dair aşk dolu hediyelikler satılmakta. Tshirtler anahtarlıklar magnetler balonlar defterler hemen her şey mevcut. Her şey kalplerle bezeli… içeri giriş 4 euroydu sanırım. Girişte shackspeare heykeli sizi karşılıyor. Tahta merdivenlerden çıkıyorsunuz. Sandalye masa, juliet’in yatağı balkonu Romeo’nun kıyafeti bulunuyor. Şaire dair pek bir şey olmasa da romantik akım sizi burada sürüklüyor. Dönemde kullanılan seramik kaplar toprak kaplar ocak o dönem evi için aydınlatıcı oluyor. Milano Milano İtalyanın yeni yüzü, zengin topluluğun yaşadığı yeni yerleşim alanlarının bulunduğu bir şehir. Ferrari görebileceğiniz yegane yer. Buraya fazla bir beklentiyle girmememe karşın Milano da tarihi yapıları devasa binalarıyla yine büyüledi. İtalyan tarzından çok Alman Avusturya tarzına sahip mimari yapısı bulunuyor. İsa’nın son akşam yemeği bir kilisede sizleri beklemekte. Freski görebilmek için iki hafta önceden rezervasyon yapmalısınız. Gidip görebilirim demeyin çalışanlar çok katı imkânsız. Meydanda bulunan duomo di Milano katedrali tüm görkemiyle şehrin her yerinden görülebiliyor. Terasına çıkabiliyorsunuz. İçeri girebilmek için 2 euro terasa çıkmak için de 5 Euro vermeniz gerekiyor. Girerken çantanız aranıyor. Parfüm vb şeylerle içeri almıyorlar. Sırada beklemeniz alacağınız ödülün yanında azımsanacak bir şey tabi zamanınız varsa. Sforzesco kalesi içinde müzesi sanat eserleri bulunan gayet hoş bir kale. Kale avlusunu ve tuvaletini ücretsiz kullanabiliyorsunuz. İç kısımdaki müzeyi gezmek ücretli ama değer. Orta çağ kalesini kaç kere görebilirsiniz ki? İçinden geçerek diğer kapıdan çıktığınızda sizi büyük park karşılıyor. Ağaçlarla kaplı insanların eğlendiği eğlenceli bir park. Çarpışan arabalara dek hemen her şey var. Yiyip içen bisiklet süren çimlerde yatarak zamanını değerlendiren gençleri görebilirsiniz. Fotoğraflarınızı çektirdikten sonra siz de bu şenliğe katılın bence.
Alpler Cenevre İsviçre’ye girdiğinizde göreceğiniz manzara sizi başka bir ülke sınırlarında olduğunuzu haykıracak. Alabildiğine yeşil bir doğa ve korunan bitki örtüsü. Geçitlerin tünellerin üzerindeki ağaçlar dahi sökülmemiş. Arada tomruklar görüyorsunuz. Küçük gri üçgen şekilli çatılar en fazla 2 katlı evler bulunuyor. Soğuk ve yağmur buradaki evleri şekillendirmiş. Gece şehir karanlık içinde pek insan yok. Sokaklar karanlık yahut loş. Aydınlatma yok. Hava soğuk yerde temmuz sonu olmasına karşın halen kar var. Yol dar ve kıvrımlı. İsviçre çikolatası pahalı ve lezzetli ambalajları da alabildiğine gösterişli. Oyuncak araba altın şeklinde basılı parıl parıl parlayan çikolatalar.Denemek isteyenler hemen her dükkânda bulabilir. PARİS Sen nehrinin neşelendirdiği romantik şehir. Şehre girer girmez nehrin etkisini hissediyorsunuz.şehri ikiye ayırırken zenginleştiriyor. Ortada gezi tekneleri, yemek yiyebileceğiniz tekneler, kenarlarda çocuk oyun alanları, büfeler. Köprüler köprü altında çalan eğlenceli müzikler. Eiffel Paris’in en büyük yapısı. Bunu zirvesine çıktığınızda anlıyorsunuz. 4 ayağından fürnikülerle çıkılıyor. 2. Katta ayrı bir asansöre biniyorsunuz. İlk kata çıkmak euro 2 kata çıkmak 15 Euro yaklaşık 2 saat sıra bekleyebilirsiniz. 20 kişilik grupsanız 1 kişi ücretsiz oluyor. Sıra konusunda da yardımcı olunuyor sanırım. Zirvede esen rüzgâr şehrin 360 derecelik manzarası hele akşam vakti görülen ışık seli görülmeye değer. Şehrin göremediğiniz uzak bölümü de gözlerinizin önünde eski ve yeni Paris ayaklarınızın altında. Geçici olarak kurulan bir demir yığınının bu kadar sevilmesinin tek sebebi Paris’i size kendini unutturarak vermesi. Eifell i umursamadan izliyorsunuz paris’i. Oysa bir kız kulesinde ya hut galata kulesinde iki özneyi de unutmak mümkün değil. Birinde fethi Cenevizli korsanları düşünürsünüz diğerinde ölüme meydan okuyan bir kralın kızına sevgisini, çaresizliğini. Eifell çok kalabalık her milletten insan bu seyri yaşamak için sevgilisi ve eşiyle gelmiş. Öpüşen el ele bu anı paylaşan çiftler. San selize bizim Nişantaşı benzeri bir cadde iki kollu büyük bir cadde. Zafer takından aşağı doğru inen bu yerde zenginliğin simgeleri olan birçok firmanın mağazasını bulabilirsiniz. Araba markalarının da sergileri bulunmakta. Bir sunum halinde size sergiliyorlar, 3d film, müzik, koku aksesuarlar eşliğinde bir arabaya bakıyorsunuz. Pasta ve cafeleri ünlü olan bu yerde hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz hemen her şey satılıyor. Genel olarak salata tüketiliyor. Donut ünlü yiyecekleri. Turta küçük bir ekspresso ile sunuluyor. Yolu takip aşağı indiğinizde sizi Concord meydanı karşılıyor enfes bir manzara sunuyor. Panaromik çekim yapmak için ideal. 2 yanda zenci tiplemeleri, mısırdan aşırma bir dikili taş, heykeller ve binalar.İmparatorluk yaşayan bir devlet oluşunun tüm simgelerini burada görebilirsiniz. Sen nehri üzerinden geçerken alt ve üst tarafını kullanabildiğiniz aşk köprüsünü kilitlerden tanıyabilirsiniz. Bu yolu takip ederek louvre müzesine gelirsiniz. Bir bir buçuk saat sıra bekledikten sonra piramit bölümden geçerek tekrar aşağıda sıraya girme saçmalığını yaşarsınız. 16 yaşına dek ücretsiz olan müzeye 14 euroya giriliyor. Mona lisa krallık eşyaları heykeller mumyalar erken orta ileri dönem hristiyanlık eserleri ve diğer bir çok tablo burada sergilenmekte. Sanat tarihi kitaplarında görebileceğiniz tüm eserleri toplamış diyebiliriz.4 kat ve avlusu olan müzeyi dolaşmak 2 saatten uzun sürmekte. Birçok cadde adını ABD başkanlarından almış durumda. Bu da ilginç bir vaka. Şehirde tuvalet kanalizasyon sorunu var. Nehir boyu halka açık ücretsiz tuvaletler var. Louvre müzesinin pisuvarı dahil taşmış, rezil bir görüntü oluşturuyordu. Eifell altında çok sayıda Senegalli bulunuyor. Türkçe yi de söken bu zeki insanlar sizin kökeninizi fark edip demba ba şarkısıyla gönlünüzü feth edebilir. İlk geldiklerinde bir şey almayın 15 eurodan 5 euroya dek düşebilirler. Prag Eski ve yeni prag olmak üzere ikiye ayrılıyor. Eski şehir nehirle barışık bir düzen içinde. Efsunlu bir yapısı var. Çok iyi korunmuş geçmişten bugüne uzanan binaları köprüleri sokakları insanı büyülüyor. Geçmişin içinde yolculuk yapıyorsunuz. Astronomik saati halen çalışıyor. Kuru kafa ipi çekerken gitarını çalıyor arkadaşı. Şehir meydanı hınca hınç dolu. Ortada çalan cdlerini satmaya çalışan gruplar var. Köşelerde değişik kıyafetlerle gösteriler yapanlar, yılanlı adamlar vs bulunuyor. İnsanları yardımsever güleryüzlü. Çok sayıda turist var normal vatandaşını bulmak zor, ellerinde harita olan birine adres sormak hata olur. Polislere sorabilirsiniz. Hayata dair her şey var pragta. Metro bulunmakta ve kalabalık halk yoğun olarak kullanmakta. Turistler için klasik arabalar hizmet ediyor. Meydanda müzik müzesi bulunuyor. Şehrin hakim noktasında tepede petrin kulesi eiffelin çakması diyebiliriz bulunmakta. Petrine çıkarken elma armut erik kiraz ağaçlarından yiyip çeşmeden su içebilirsiniz. 120 krona kuleye çıkabilirsiniz. 4 euroya tekabül ediyor. 30 krona dondurma topu aşağıda sizi bekliyor. Kulenin etrafında kilise ve kalıntılar var. Gül bahçesi de görmek isteyenleri bekliyor. Aşağı indiğinizde kale sizi bekliyor. Kalenin içinde katedral ihtişamıyla büyülüyor. Diğer katedrallere göre daha aydınlık olan bu katedral de şehre hakim noktada tepede ve hayli yüksek ince bir işçilikle bezenmiş. Renkli camları işlemeleri görülmeye değer. Kaleden aşağı inip takip ettiğinizde charls bridge köprüsünü göreceksiniz burada heykeller is anın çarmıha götürülüşü temsili altındaki yolda bir kilise göreceksiniz. Köprünün yan yolundan giderseniz Kafka müzesi sizi karşılayacak. İki işeyen adamın kalçaları hareket ediyor. Kendisi gibi sıra dışı bir müzeye sahip Kafka. Müzeden çıktığınızda aşağıda nehir kenarında kuğu ve ördekleri izleyebilir akşamın batışını mehtabı buradan seyredebiirsiniz. Köprünün diğer tarafında dans eden evi görme imkanınız da olacak. National muzeum durağında inerseniz köşede mangal restaurantı görebilirsiniz. Zengin bir Türk mutfağına sahip olmakla beraber güler yüzlü yardımsever insanlar. Fiyatları da gayet makul. Mercimek çorbası 65 krondu. Zamanınız varsa diğer müzeleri tiyatro binasını da görebilirsiniz. Prag eğlence hayatıyla ünlü. Thai masaj salonları, sex machine müzesi, işkence müzesi, ünlülerle fotoğraf çektirebileceğiniz interaktif müze, oyuncak müzesi gidebileceğiniz müzelerden birkaçı. Limuzinler ve bolca dansçı kızın olduğu kulüpler pragta hayli fazla. Pragta sinagog görülmeye değer başka bir yer. Çocuk İsa’nın kilisesi ihtişamlı. Kilise etrafında çocuk isa şeklinde hediyeliklerden geldiğinizi anlarsınız. Şehrin içinde yapılmış kapıların zirvesine merdivenle çıkılabiliyor ücretsiz. Astronomik saatin zirvesine de 120 kron karşılığında çıkabilirsiniz. Gezilmeye değer tam bir eğlence kenti. Otellere gelince casino, bowling, yüzme havuzu, fitnes, masaj bulunan her türlü donanıma sahip bir şehir… Uyarı: para bozdururken komisyon alan döviz bürolarından uzak durun hem güler hem de canınızı çok yakarlar. Fahiş fiyatta komisyon alırlar. Otelde Euro bozdurabilirsiniz ama kronu Euro’ya çeviremezsiniz. o yüzden fazla para bozdurmamanız sizin için iyi olur. Metroya biletsiz binmenin cezası 50 Euro, bilet makinesi biraz karışık 2 Euro’luk bir bilet almanız gidiş için yeterli olacaktır. Almanya Girdiğiniz an şaşırtıcı bir yeşil doğa örtüsü sizi sarıyor. Olimpiyat stadını ağaçlardan görmek mümkün değil. Frankfurt havaalanı devasa büyüklükte merkeze yakın. Şehirler düzenli yeşil temiz. Her şehre girmeden yazı km ve resimle şehir hakkında bilgilendiriliyoruz. İnsanlar çalışkan erken kalkıp iş başı yapıyorlar. 20.00 de dükkânlar büfeler kapanıyor. Nehir kenarında açık mekân bulmak zor. Avmler açık, primarktlar da Çin malı çok sayıda ürün bulunmakta. Akşam saatlerinde insanlar spor yaparak değerlendiriyor. Bisikleti olanlar bisikletle diğerleri yanına mp3 çalarını su termosunu alıp koşuya çıkıyor. Genelde tek başlarına spor yapıyorlar. Ara sokaklarda nargile içilecek kulüpler ve casinolar da bulunmakta. Avrupa içinde zengin olup yaşamayan tek ülke… Hitler’in konuşma yaptığı balkonu, Goethe’nin evini Frankfurt’ta görebilirsiniz. Doydoy restaurantta balık ya da Türk yemeklerini kebaplarını afiyetle tüketebilirsiniz. AVUSTURYA: Viyana: Bir İmparatorluk şehri, Osmanlı’nın kader arkadaşı olan bu büyük imparatorluğu çektiği yaylılar turistik mekanda size eski Viyana’yı hatırlatıyor. Sıcak yaz gününde keskin bir at pisliği kokusu hâkim. Tertemiz sokaklar, kurallara uyan kişiler, aşk kokan kalpli trafik işaretleri, bisiklet süren insanlar. Yeni binalar da eski Viyana’ya uygun yapılmış. Dikkatle bakıp az çok mimari bilginiz yoksa yeni binaların da asırlık binalar olduğuna aldanabilirsiniz. Bunların en ilginci belediye binası koca bir katedral görünümünde, önlerinde banklar sinema festivaline hazır gençler saatin gelmesini bekliyor. Müzeler alanında kendisi de tarihi bir mekân. Sistina müzesi saray tadı verecek bir müze. Sanat tarihi ve doğa tarihi müzesini de gezebilirsiniz. Modern sanat ve mimari ile ilgilenenler için m-Mumok müzesini de tavsiye edebiliriz. 2,20 Euro metro bileti aynı biletle hem metro hem otobüse binebiliyorsunuz. Bindiğiniz durağın adı yazıyor aldığınız bilette. Çok kalabalık değil. Caddeler geniş trafik kurallarına dikkat ediliyor. İmparatorluk şehrinde olduğumuz için iki büyük saraya sahip Belveder sarayı ve bahçesi görülmeye değer. 18.00 de ziyarete kapanıyor müze bölümü ama bahçede saatlerce oturabilir çeşme başında serinleyip güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Schönbrunn sarayı da diğer bir saray. Viyana da görebileceğiniz diğer mekânlar Mozart müzesi ve Freud evi. Aziz Stephen Katedrali ne biletle giriliyor. Sprey vb şeyleri çantanızda tutmamanızı önemle hatırlatırım. Sıkı bir aramayla katedrale ve terasına çıkabilirsiniz. Giriş 2 Euro teras için de ayrı bir ücret veriyorsunuz. Avusturya’da rahatlıkla Türk yemekleri bulabilirsiniz. Schinitzel i ünlü olduğu için buraya gelmişken yiyeyim derseniz filip müler adlı restaurant çok ünlü. İçeriye girmek için sıra beklemek gerekiyor. Küçük bir mekân tahta sıralarda oturuyorsunuz. Duvara dizili şaraplar arkanızda oluyor. Geneli büyük fıçılarda bira içen insanlar 100 yıllık domuzla yapılan schinitzeli afiyetle yiyor. Bizim için garsonumuz tavuk getiriyor. Yanında da salata ve su. 750 ml su 5 Euro schinitzel 13.5 Euro salata 5 Euro. Salatada yoğun kullanılmış her şey, Sirke, Sarımsak, Brüksel Lahanası, havuç domates ve salatalık. Ağız tadımıza çok uygun olduğunu söyleyemem değişik bir tecrübe isteyenlerin kesinlikle denemesi gerekiyor.

MACARİSTAN BUDAPEŞTE: Kendimizi evimizde hissettiren yegâne yer. Burada krallar ya da kahramanlar meydanında başlıyor ilk yolculuğumuz. Şatosu, sarayı, Yahudi sinagogu ve müzesi hayvanat bahçesi kaplıcası ünlü bir yer. Candide’yi okuyanlar buradaki sıcak sudan bahsedildiğini hatırlarlar. Tavsiyem Big Bus araçlarına binip şehir tarihi hakkında bilgi edinebileceğiniz Türkçe sunumu olan otobüslerde gezip görüp fotoğraf çekmeniz olacak. Grup olarak giderseniz büyük indirimler ve fırsatlardan yararlanıyorsunuz. 14 Euro’ya Macar çorbası, içecek, hediyelik eşyada %20 indirim ya da ücretsiz magnet Margret adasına gemi turu, adada ücretsiz bisiklet turu hakkına sahip oluyorsunuz. Saray görkemli ve büyük. Gece ışıklandırmayla masalsı bir hale bürünüyor. Margret adası nehrin ortasında, şehrin iki yanını temaşa etmenizi sağlıyor çok yavaş seyreden tekne size şehrin fotoğraflarını çekebilmeniz için iyi bir fırsat sunuyor. Ada içinde oturabileceğiniz yemek ve dondurma yiyeceğiniz mekânlar var. Havuz başında ağaç altında serinleyebilirsiniz ya da ginger, atv, bisiklet 4 tekerlekli bisiklet sürebilir, adayı gezdiren trenlere binebilirsiniz. Adanın ilerisinde bulunan minik hayvanat bahçesini de meraklıları görebilir. Macar çorbası bizim geleneksel haşlama yemeğine benzer dana etiyle yapılmış içinde haşlanmış patates bulunan bir çorba. Ekmekle yeniliyor. Tam bir Türk yemeği. Yahudiler için oluşturulan ayakkabı heykellerini bu şehirde görebilirsiniz.katledilen Yahudilerin ayakkabılarına el konulduğunu hatırlatan trajik heykeller halen yürek burkmaya devam ediyor. Yahudi nüfusunun fazla olduğu bir yer buda peşte. Nehrin ikiye ayırdığı şehirde Buda zenginliğin krallığın ve tepenin yeri, peşte düzlük alan olup halkın, esnafın, zanaatkârın bulunduğu yer. İki milyona yakın nüfusu olan yerde zenginler Budapeşte’den uzaklaşmakta. Halk çok mutlu, rahat. Geceleri ellerine şampanya bardakları ve şişelerini alan insanlar aslanlı köprünün ayaklarından yürüyor. Şehri temaşa edecekleri mekânlara akın ediyorlar. Tango yapan her yaştan insan aşkın ve romantizmin ölmediğini dünyaya haykırır gibi. Parlamento binası ışıl ışıl önünde havai fişekler patlıyor. Metro ve otobüslere gelince gelişmiş bir metro ağına sahip.. Kendinizi bir demir perde ülkesinde olduğunuzu her haliyle hissediyorsunuz. Girişte iki iri kıyım kişi bilet basıp basmadığınızı kontrol ediyor, aşağıda da yine bir görevli görüyorsunuz. Bilet almamak yapacağınız en büyük hatalardan olur herhalde. Otobüste size incecik verilen üzeri rakamlarla dolu bileti kutunun içine koyup elinizle kolu aşağı çekiyorsunuz. Biletinizi delerek kullanıldığını belgeliyor. Acemilikten olacak biz 3, 4 kere basıp bileti fazlasıyla deldik. Euro geçmese de kredi kartıyla bilet alabilirsiniz. Olimpiyat şehri olan Budapeşte de olimpiyat stadında antrenman yapan sporcuları görebilirsiniz. Eski tesisleri hala kullanılır durumda. Troleybüsler de halen çalışıyor. Budapeştede’yseniz gündüzü bilmem ama gecelerini mutlaka yaşamalısınız. Çok romantik ışıl ışıl dans eden mutlu bir kent sizi bekliyor.
 
 
  HOŞGELDİN 16 ziyaretçi (18 klik)  
 


Sitene Radyo Ekle

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol